27 Ocak 2008 Pazar

Bihter Özdemir


Bihter Özdemir, 1982′de Diyarbakır’da doğdu. 10 yıl Eskişehir’de 10 yıl da İzmir’de yaşadı. İstanbul’a geçen sene geldi ama kendini hâlâ İzmirli gibi hissediyor. Çünkü; Ege Üniversitesi’ndeki felsefe eğitimi devam ediyor… Ayrıca, müzikle ilgileniyor; Türk Müziği eğitimi almışlığı bile var! Oyunculuğa gelince; ilk olarak İzmir’de kendi yazdığı bir oyunla sahneye çıkıyor. Sonra 4 oyun yazıp sahneliyor; 4 sezon sahnede kalıyor. Ayrıca 2.5 yıl boyunca yine kendi yazdığı tek kişilik ‘Ayna Ayna’da oynuyor. Ardından kendini İstanbul’a atıyor ve Beşiktaş Kültür Merkezi’nin ortasına düşüyor!

Suna Keskin


Berlinli tiyatroseverler olarak, Hadi Çaman-Yeditepe Oyuncuları'nı Tıpkı Sen Tıpkı Ben oyunuyla iki sefer ağırladık. İlki 2003'ün ekim'inde yapılan 8. Diyalog Tiyatro Festivali'nde, ikincisi ise bu yılın (2004) mayıs'ında Tiyatrom'un kuruluşunun 20. yılı nedeniyle yapılan etkinliklerde. Kendileriyle her iki defasında da hem kuliste hem de oyun sonrası yemekte sohbet etme fırsatını buldum. Bunlardan Hadi Çaman ve Halit Akçatepe ile yaptığım söyleşileri daha önce bu köşede sizlere aktarmıştım.
Bir de, Hadi Çaman, Halit Akçatepe ve Çetin İpekkaya'nın da bulunduğu rahmetli Altan Erbulak'ı andığımız mizah dolu sohbetimizin özetini "Türk Tiyatrosunun Delileri" başlığı altında yine bu köşede sizlerle paylaşmıştım. Şimdi ise Suna Keskin'le yaptığım söyleşiyi aktarıyorum. Ancak bu söyleşiye geçmeden önce, Suna Keskin üzerine basında çıkan yazılardan alıntı yapmak ve 1964 yılında Haldun Dormen Okulu'nda beraber çalışmaya başladığı Hadi Çaman'ın Suna Keskin için söylediklerini sizlere aktarmak istiyorum.
" ... Suna Keskin, komedide olayları ciddiyetle algılayıp, ciddi yönlere mizahi açıdan eğilebilen, eğilmesini bilen bir usta. Ulaştırmaya çalıştığı ciddiyeti, seyircinin bilinçaltında olayın komik unsurlarıyla geliştirmesini bu kere de sağlıyor. Bu oyun öncelikle üç ustanın sahne üzerindeki sergiledikleri uyum açısından seyredilmeli. Komediyi komik unsur niteliklerinden hiçbir şey kaybettirmeden aktarmaları alkışlanmalı. Aktarma aşamasında, zorlayıcı etkenleri ortadan kaldırmayı nasıl başardıklarına şaşırmalı..." / Üstün Akmen.
" ... Gerek Suna Keskin, gerekse Hadi Çaman, kendilerini hayal ormanlarının gece düşlerinden kurtarıp yere sağlam basan ve sanatsal gerçeği çoktan yakalayan yaratıcı kimliklerimizdir..." / Haluk Şevket Ataseven

Ve yine Üstün Akmen'den Hisse-i Şayia oyunu üzerine yazdığı bir yazıdan birkaç satır:
"... Sezgisel çoşkunun ilk dostu ve en iyi uyarıcısının sanatsal heyecan, sanatsal şevk olduğuna tanık olmak isteyenler, bu oyunda Suna Keskin'i izlemeli diyerek oyuncuları değerlendirmeyi sürdüreceğim. Suna Keskin, oyun boyunca sürüp giden arzu ateşini titizlikle koruyor ve bu ateş karşılığında Faika Hanım'a denk düşen içselliği açığa çıkarıyor. Kişi bir başka insanın duygularını, bedenini, ruhunu ödünç alabilir ve onları kendininmiş gibi kullanabilir mi? Kırk yıllık tiyatrocu Suna Keskin, Suna Keskin'i kuliste bırakıp, bir güzel Faika Hanım oluyor..." / Üstün Akmen
Hadi Çaman Suna Keskin'i anlatıyor:

Ben, Dormen'e 1962 yılında kursiyer olarak katılmıştım. Suna Keskin ise 1964 yılında bize katıldı. Eşi Erol Keskin bizimle beraberdi. Suna, o kadar zarif, o kadar güzel bir insandı ki, Türk tiyatrosunun böyle güzel bir insana ihtiyacı vardı. Suna'nın kalbinin bu kadar güzel olduğunu, bu mesleğe bu kadar aşık olacağını ve bu mesleği bu kadar bileğinden yakalayacağını o günden hissetmemize olanak yoktu. 42 senedir Türk özel tiyatrosunun en büyük emektarlarından biri haline geldi. Kendisi akademi grafik mezunudur. Akademide tiyatro ile ilgili çalışmalarda bulunmuş. Tabii bunu o zaman hobi olarak yapmış. Profesyonel anlamda tiyatroya soyununca bu kadar yüreğiyle sahip çıkan bir insanı ben çok az gördüm. Suna'nın ve benim içinde bulunduğumuz jenerasyonun en büyük şansı büyük ustalarla bir arada olmamızdı. Artık ne yazık ki, bugün yeni yetişen genç arkadaşlarımızın böyle olanakları yok. Çünkü hiçbir özel tiyatro 7-8-10 tane usta tiyatrocuyu barındıracak güçte değil. Bizler Dormen Tiyatrosu'nda iken 5-10 usta bir araya gelebiliyordu. Suna ve ben bu ustaların arasında idik. Suna çok iyi gözlemcidir. Manyaklık derecesinde tiyatroyu ciddiye alan bir insandır. Zaten bu meslekte böyle olmazsan hiçbir şey olamazsın. Bu geçtiğimiz sezonda beş ödülü peşpeşe almışsa, alkışlanacak ve saygı görecek bir tiyatrocudur. Suna hiçbir zaman ne gözüyle ne de performansıyla tiyatrodan kopmadı. Hep tiyatronun içinde kaldı. Sevgili Suna'da ben de Dormen Okulu'dan, Dormen Ailesi'nden yetiştiğimiz ve yeşerdiğimiz için o duygularımızı hiç yitirmedik. Bizim yanımızda çalışan teknik elemanlarımız da dahil hepsi çocuğumuz hepsi kardeşimizdir. Onlar bizim öğrencimiz filan değil evladımızdır. Suna Keskin, üç yıldır Yeditepe Oyuncuları arasındadır. Yıllarca Enis Fosforoğlu topluluğunda çalıştı. Hisse-İ Şayia oyunu için oradan konuk sanatçı olarak bize gelmişti. Böylece ailemize katıldı. O, Yeditepe Oyuncuları'nın anası, ablası... herşeyidir...
Evet, Suna Keskin, "1940 Biga doğumluyum" diye başlıyor anlatmaya Ballhaus'un kulisinde:

(Neden, bilmiyorum; ilkönce sinema ile başlıyoruz sohbetimize)

"Tiyatronun dışında 8 filmde oynadım. 1960'lı yılların önemli filmlerindendiler. Örneğin senaryosunu Yaşar Kemal'in kaleme aldığı, Atıf Yılmaz'ın çektiği, Fikret Hakan ve Erol Günaydın'ın oynadığı, Güneydoğu'da kaçakçılık sorununun ele alındığı 1966 yılının dram filmlerinden Ölüm Tarlası, 5. Antalya Film Şenliği'nde "En Başarılı 3. Film", Gani Turanlı "En Başarılı Kamera", Fikret Hakan ise "En Başarılı Erkek Oyuncu" ödüllerini kazanmışlardı. Yine 1972'de Tarık Akan, Münir Özkul ve Halit Akçatepe ile beraber oynadığım Üç Sevgili, Kadir İnanır ve Nubar Terziyan'la Kopuk filmi, 1975 yılında Şükran Güngör ve Neriman Köksal ile Aşk-ı Memnu... Bunların dışında rahmetli Yılmaz Güney ve Ayhan Işık'la da filmlerde oynadım. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü'nden mezunum. Akademide okurken tiyatroya merak sardım. Amatör olarak Akademi Tiyatrosu'nun çalışmaları vardı. Burada amatör olarak çalışmaya başladım. Daha sonra Haldun Dormen'in teşvikiyle tiyatroya başladım. 1963 yılında Dormen Tiyatrosu'nda 'Montserrah' ve 'Şahane Züğürtler' adlı oyunlarla profesyonel

tiyatro hayatım başladı. Eşim Erol Keskin'de akademi mezunuydu. Akademi Tiyatrosu'nda yönetmen olarak görevliydi. Kendisiyle orada tanıştım. Haldun Dormen'le yıllarca beraber çalıştım. Daha sonra Dormen Tiyatrosu kapanınca herkesin yolu ayrıldı. Gruptan Erol Günaydın filan Gen-Ar Tiyatrosu'nu kurduk. İki yıl beraber çalıştık. Birçok oyun sergiledik. Çorbamdaki Kız ve Yolcu gibi. Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu'nda, arkasından Pekcan Koşar'la da bir tiyatro çalışmalarım oldu. 15 sene Enis Fosforoğlu ile beraber çalıştım. Bu topluluğun tüm oyunlarında oynadım. Yaklaşık 50'ye yakın oyunda oynadım. Son üç yıldır Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları ile beraberim. Son zamanlarda oynadığım Hisse-İ Şayia, Tıkkı Sen Tıpkı Ben ve son oynadığımız Cahit Atay'ın yazdığı 2 bölümlük müzikal komedi "Son Perde".

Ve Türk Sinemasına geçişiniz...

Ben Dormen'lerde oynarken, Müşfik ve Yıldız Kenter'in kurdukları bir film şirketi vardı. Yukarıda anlattığım Yaşar Kemal'in senaryosunu yazdığı Ölüm Tarlası filminde oynama teklifini bana yaptılar. Böylece Türk sinamasına geçmiş oldum. Benim Yeşilçam maceram uzun sürmedi. Ben zaten her zaman filmlerden değil de tiyatro çalışmalarından zevk aldım. Bu alanda daha başarılı olduğumu sanıyorum.

* Tiyatro deyince, sizin de aklınıza sıkıntılı günler mi geliyor?..

Ben de Hadi Çaman gibi pek akıllı işi değil diye düşünüyorum. Tabiki çok yorucu ve yıpratıcı bir meslek. Ancak öyle bir tadı var ki, hiçbir zaman vazgeçemiyorsunuz. Her sene yeni bir oyuna başlarken "bu sene son!" diyoruz. Fakat yine yeni bir oyuna başlıyoruz.
Tıpkı Sen Tıpkı Ben oyununda sergilediğiniz gibi, Türk tiyatrosunu kurtarmaya çalışanlar var mı? Umutlu musunuz?

Ben umutluyum. İşte Hadi Çaman bunlardan biri. Bir özel tiyatroyu öyle bir çaba ile götürüyor ki, takdir etmemek elde değil. Çok zor bir iş ve pek akıllı işi de değil!.. Bu işi de Türkiye'de yürütmek için biraz çılgın olmak lazım...

* Biraz da aldığınız ödüllerden konuşsak...

Geçen sezon (2003 yılı sezonu) aldığım ödüller:

Avni Dilligil En İyi Kadın Oyuncu

Afife Jale En İyi Komedi Kadın Oyuncu Adayı

Altan Erbulak Oyunculuk Ödülü

I. Leo Kerem Yılmazer Ödülü

ve Altunizade Rotary Onur Ödülü

Rutkay Aziz


Rutkay Aziz ( 1947)

Doğum Tarihi 1947
Boy 180
Kilo 83
Göz Rengi Kahverengi
Yabancı Dil Almanca ( iyi )

Sinema Filmleri ve Yönetmenleri
Ada ( Süreyya Duru )
Ölü Bir Deniz ( Atıf Yılmaz)
Yer Demir Gök Bakır ( Zülfü Livaneli )
Piano Piano Bacaksız ( Tunç Başaran )
Gizli Yüz ( Ömer Kavur )
Cahide ( Ziya Öztan )
Yunus Emre ( Aslan Kaçar )
Kemal'in Askerleri ( Ziya Öztan )
Cumhuriyet ( Ziya Öztan )
Sis (Zülfü Livaneli)

TV Yapımları ve Yönetmenleri
Cumhuriyet ( Ziya Öztan )
Bizimkiler ( Yalçın Yelence )
Geçmiş Bahar Mimozaları ( Okan Uysaler )
Cahide (Ziya Öztan)
Yunus Emre
Tutku
Gözlerinde Son Gece
Kurtuluş (Ziya Öztan)

Özgeçmiş
İstanbul''da doğdu. Avusturya Lisesi, Bakırköy Lisesi, Gazetecilik Fakültesinden mezun oldu. Lise döneminde tiyatroya başladı. Muhsin Ertuğrul Yönetiminde LCC Tiyatro Okulunda eğitimini sürdürdü. Peter Weiss''ın "Marat-Sade" oyununda Marat rolüyle profesyonel yaşama geçti. 1971 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu''na girdi. 1973 yılından bugüne değin bu tiyatroda sanat yönetmenliği, oyunculuk ve rejisörlük yapmaktadır.

Ödüller
Arthur Miller''in "Satıcının Ölümü" oyunundaki rolüyle en iyi aktör seçildi. "Sis" deki rolüyle Sinema Eleştirmenlerinin " En İyi Aktör Ödülü" nü aldı. Tiyatro alanında oyunculuk ve reji ödülleri vardır. Başlıcaları , 403.Kilometre,Bir Ceza Avukatının Anıları, Pazar Keyfi,Ulvi Uraz Reji Ödülleri

Vural Çelik


Avrupa Yakası'nın herkesi gülmekten kırıp geçiren Kubilay'ı Vural Çelik'in aslında hiç bilmediğiniz bir yaşam öyküsü var. Hayatını gözleri görmeyen annesine adayan Çelik annesi Cemile Çelik'le birlikte yoksulluk içinde geçen yıllarını ve kah gülüp kah gözleri dolarak anlattı.

- Oyuncu olmak hep istediğiniz bir şey miydi, yoksa tesadüflerle mi gelişti her şey?
- Ortaokul-lise çağında herkesin taklitlerine güldüğü, desteklediği bir öğrenciydim. Zamanla insanlar bana "Sen niye tiyatrocu olmuyorsun?" demeye başladı. Bir arkadaşım Levent Kırca Tiyatrosu'na gazete ilanıyla oyuncu arandığını söyledi. Başvurdum ve kabul edildim, 89 yılıydı. Ondan önce de Avni Dergisi'nde ofisboyluk yapıyordum.

- BKM oyuncularından birisiniz şu an, bu nasıl oldu?
- Levent Kırca Tiyatrosu'ndan sonra Yasemin Yalçın'ın tiyatrosuna girdim. Orada sanat yönetmenimiz Selahattin Taşdöğen'e yardım ediyordum. Bir gün tiyatroda Selahattin Abi beni Necati Akpınar'la (BKM'nin ortağı) tanıştırdı. Ve ben Necati Akpınar'ın yanında organizatörlüğü öğrenmeye başladım. Bu arada oyunculuğu rafa kaldırmıştım. Yılmaz Abi de (Yılmaz Erdoğan) Yasemin Yalçın'ın "Kadınlık Bizde Kalsın" oyununu yazıyordu o sırada. Birbirimizi çok severdik, onlar Necati Abi'yle BKM'yi kurunca tekrar oyuncu olarak BKM kadrosuna dahil oldum.

- Ama sizi herkes "Avrupa Yakası" ile tanıdı, teklif nasıl geldi?
- Aslında sadece bir bölüm için Kubilay'ı oynayacak; yakışıklı, manken görünümlü birini arıyorlarmış. Ata Demirer'le de biz çok eski arkadaşız. Aklına ben gelmişim ama aradıkları tipe de uygun değilim... O yine de, "Valla yakışıklı değil ama ben size adam gibi bir oyuncu tavsiye edebilirim" demiş. Sonra beni aradı.

- Bir bölümlük oyuncu ararken, sizi tanıyınca herkesin fikri değişmiş anlaşılan...
- Öyle oldu, sağolsun senaristimiz Gülse Birsel bana böyle bir fırsat verdi. Ondan öncesinde de Ata'ya çok şey borçluyum tabii. Aklına beni getirmeseydi, şimdi kimse benden bu kadar bahsetmeyecekti. Aslında herkese; yapımcılarımız Sinan Çetin, Atilla Aslan ve yönetmenimiz Jale Atabey Özberk'e de çok teşekkür ediyorum. Beni motive etmeseler, bana bu kadar destek olmasalar, başarılı olamazdım.

- Yolda size nasıl sesleniyor insanlar?
- V.Ç: Kimi "Kubilay", kimi "Gülenay" diyor. Geçen gün yürürken trafikte duran bir arabanın aynasına çarptım, adam başını uzatıp "Sakar gördüm sizi" dedi. Bu laf herkesin ağzına dolanmış durumda. Bir arkadaşın çocuğu da öğretmenlerinin ödev yapmayanlara "Tembel gördüm sizi" diye takıldığını anlatmıştı.
İlknur K. AKMAN (sabah)

Yavuz Seçkin (Sertaç)


Şişli Motor Meslek Lisesi mezunuyum. Aile tarafından yönlendirme ile... ''Bu motorcu olsun'' dediler, okul bitti. 28 yaşında tam olarak yeteneğimi keşfettim. Taklit yeteneğine emitatörlük diyorlar. Ve bu piyasaya, Radyo Klas'ta 'Yavuz'un Minibüsü' ile girdim. Ondan sonra 250 ünlüye şaka yaptım. Bir radyo programcısının medyada tanınması çok kolay bir şey değil. Bir Beyaz vardı tanınan. O da bizim radyodaydı. Yani çok fazla örnek yok. ''Kendimi radyoda nasıl ön plana çıkarırım'' diye, düşündüm. Bir gece sabaha kadar kafa yordum, ''Ünlüleri arayayım ve bir başka ünlü gibi konuşayım'' dedim. O gecenin sabahında radyoda Tülin Şahin'e şaka yaparken buldum kendimi. Kuşum Aydın olarak Tülin'le 15-20 dakika sohbet ettik. O her şeyi anlattı. Kapatıp, yeniden aradım ve ''Şakamızı beğendin mi?'' diye sordum Tülin’e, şaşkınlıktan dondu kaldı. Kendine gelince, çok güldü ve çok beğendiğini söyledi. O konuşmalarda özel hayatla ilgili detayları da veriyor birçok insan, düşünsenize magazin için çalışsak ne malzemeler çıkar. Böylece radyo şakaları başladı. Bayağı bir sansasyon yarattı.

Sinan Çetin'i de bir gün işlettim. Herhalde kafasında yer ettim. Bir gün Sinan Çetin beni Plato Film'e çağırdı. Suratıma baktı, kafama baktı. ''Acayip bir tipsin sen'' dedi bana. Suratımı değişik buldu herhalde. Ve 'Projeye Yavuz'u da yazın' dedi. O ara ben hala hangi proje olduğunu bilmiyordum. Bir hafta sonra Plato'ya çağrıldım, Gülse Birsel oradaydı. Bana 'Avrupa Yakası'ndaki Sertaç karakteri önerdiler. Gülse, ''Bu tipe sen çok uyarsın'' dedi. Biliyorsunuz Sertaç birazcık ahlaksız, dalkavuk, arkadaş sırtından geçinen biri. Gülse bunu gözlerimin içine bakarak söyledi. Tabii şaka bunlar (gülüyor). O ara kadroda bir tek Tahsin Bey olarak Gazanfer Özcan belirginleşmişti. O anlamda da çok sevindim. Çünkü radyodan televizyona geçmek pek kolay değil.

Veysel Diker


Doğumu
1967 - Muş

Eğitimi
Ankara Üni.Tiyatro

Rol Aldığı Yapımlar:

Filmleri - Oyuncu (13 Film)
Adem'in Trenleri Ömer Aslan 2007
Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu Doktor 2006
Hayırdır İnşallah 2006
Sevda Tepesi Bekçi Rezzak 2005
Avrupa Yakası Tacettin 2004
Fişgittin Bey 2003
Abdülhamit Düşerken Binbaşı Naki Bey 2002
Son Büfeci 2001
Tatlı Hayat Muharrem 2001
Dedelerimi Evlendirirken 2000
Şaşı Felek Çıkmazı Murat 2000
Evdeki Yabancı 2000
Yılan Hikayesi 1999

Engin Günaydın


Engin Günaydın, Türk sinema ve tiyatro oyuncusu. ilkönce oto gargara da küçük rol almış olup bir demet tiyotrada zabıta irfan rölü ile adından sözettirmiş daha sonra mehmet ali erbil ve emel sayının baş rolönünü oynadığı aşkım aşkım adlı dizi de aşçı rolunde oynamıştır İlk olarak Zaga programının kısa skeçlerinde çıkan Engin Günaydın, Avrupa Yakası adlı televizyon dizisinde, Burhan Altıntop karakterini canlandırmış ve oldukça ilgi görmüştür. Ayrıca "O Hikayedeki Mal Benim" adında bir stand up gösterisi yapmaktadır. Birçok dizi, sinema ve reklam filmlerinde rol almıştır. Önemli rollerinden biri de "Bir Demet Tiyatro"da canlandırdığı Zabıta İrfan'dır.

Hale Caneroğlu


Hale Caneroğlu,1974 yılında Almanya'da dünyaya geldi.
Galatasaray Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümünü bitirdi.
İlk filmi 2003'de çekilen Kasabanın İncisi adlı dizide Aslı Öğretmen'i canlandırdı.
Rus Gelin adlı sinema filminde,Olips ve Doritos reklamlarıda oynadı.
Bir senedir İstanbul Gelişim Orkestrasında solistlik yapmaktadır.
Ayrıca bir jazz sanatçısıdır.
Avrupa Yakasi dizisinde Yaprağı oynuyor.

Şenay Gürler


Şenay Gürler, İzmir doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema - Televizyon Fotoğrafçılık ana sanat dalı mezunu.
İzmir Sanat Tiyatrosu'nda oynadığı ''İçerdekiler'' ve ''Ödenmeyecek'' oyunları ve TRT İzmir Televizyonu'nda sunuculuğunu yaptığı bir çok programın ardından, 1993 yılında istanbul'a geldi.

''Sahte dünyalar'' , ''kara melek'' , ''eyvah Kızım Büyüdü'' , ''İkinci Bahar'' , ''Biz Size Aşık Olduk'' ve ''Avrupa Yakası" gibi bir çok diziden tanıdığımız Şenay Gürler, eklam filmlerinde ve tanıtımlarda seslendirme ve seslendirme yönetmenliği yapmaya devam ediyor.

Aksanat'ta Margeret Duras'ın ''Parkta'', Yeni Tiyatro'da Nazım Hikmet'in ''Yaşamak güzel şey be kardeşim'' oyunlarında yer alan Gürler, Oyun Atölyesi'nde ise üç sezon boyunca ''Ermişler ve Günahkarlar'' ve ''Dolu düşün Boş Konuş'' oyunlarında yer aldı.

Kısa bir süre sonra vizyona girecek olan Reha Erdem'in yönetmenliğindeki ödüllü film ''İnsan nedir ki'' filmiyle seyirciyle buluşacak olan Şenay Gürler, Show TV ekranlarında ''Sen Olsaydın'' ile izleyenleri heyecanın doruklarına çıkarıyor...



TV - SİNEMA
İlk Aşk Kısmet 2006
Çinliler Geliyor Ayşe 2006
Acemi Cadı Selda 2006
Döngel Karhanesi Sabahat 2005
Şansa Bak Neşe 2004
Korkuyorum Anne İpek 2004
Avrupa Yakası Fatoş 2004
Biz Size Aşık Olduk Güzin 2002
Cinlerle Periler Ümran 2001
Tatlı Hayat 2001
Eyvah Kızım Büyüdü 2000
Çılgın Bediş Emel (fizik öğretmeni)
Kara Melek Nesrin 1996
Kaygısızlar Cazibe 1994

Sarp Apak


11 Kasım 1981’de Diyarbakır’da doğan genç oyuncu, babasının işi nedeniyle 5 yaşına kadar Diyarbakır’da ikamet etti. Daha sonra ailesiyle birlikte Bursa’ya taşındı ve bu şehirde büyüdü.

O sıralar işletme eğitimi almayı planlayan oyuncunun tiyatro hayatı, annesi, teyzesi ve yengesinin yetenek sınavlarına başvuru formu almasıyla başladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nü (2004) bitirdikten sonra, okuldan hocası Barış Erdenk’in desteğiyle İstanbul’a gitti.

Sadri Alışık Tiyatrosu’nda sergilenen “Ağır Roman” adlı eserde başarılı bir oyunculuk çıkarttı. O senenin sonunda Yılmaz Erdoğan’ın da yer aldığı BKM Grubu’na dahil oldu ve Organize İşler'de de küçük bir rolde oynama fırsatı buldu. Anadolu Kaplanı, En Son Babalar Duyar dizilerinde ve Doğtaş reklamlarında da rol aldı. “Sizinkiler Dünya Kaç Bucak” adlı çocuk oyununda oynadı ve bu oyunla Türkiye turnesine çıktı. BKM’nin yanında “Mutfak” adlı ufak bir sahnesi olan bir mekanda stand-up gösterileri de yapan yetenekli oyuncu, asıl şöhretini Avrupa Yakası’ndaki Tanrıverdi rolüyle yakaladı. Daha sonra yer aldığı İşTcell reklamlarıyla da büyük beğeni topladı. Mimikleri ve hareketleri çok beğenilen Apak, Gazanfer Özcan - Gönül Ülkü Tiyatrosu’nda da “Öp Babanın Elini” adlı oyunda “Emrecan” rolünde oynamaktadır.

Koyu Beşiktaş taraftarı olan Apak, kendi yazıp bestelediği “Aşkınla Yandım” şarkısıyla birçok rock müzik dinleyicisinin listesine girmeyi başardı. Şöhret basamaklarını birer birer tırmanmasına rağmen mütevazılığını her zaman korumayı başardı.

Hasibe Eren


Asıl adı Hasibe Özlem Eren olan Hasibe Eren 1975'te almanya'da doğdu.
İstanbul üniversitesi'nde Piyasa araştırmaları ve Reklamcılık bölümünü bitirdi.
Daha sonra Edebiyat fakültesi tiyatro eleştirmenliği ve dramaturji bölümünü bitirdi.1996'da SHOW TV'de yayınlanan Sıdıka dizisi ile ünlendi.
2007'de Avrupa Yakası adlı dizide Makbule rolünü üstlendi.
Ayrıca 96 yılından itibaran de şehir tiyatroları çocuk eğitim biriminde görev yapmaktadır.

Tolga Çevik


1974 yılında İstanbul'da doğdu. 1996 yılında Central Missouri State University'nin Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk bölümünden mezun oldu. Amerika'daki eğitimini tamamladıktan sonra Hadi Çaman Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuğa başladı. Sırasıyla, "Küheylan", "Sen Beni Sevmiyorsun", "Kelebekler Özgürdür" ve "Kalbin Sesi" oyunlarının yanı sıra, birçok televizyon ve sinema yapımında oynadı, yurtiçi ve yurtdışında çeşitli kurumlardan toplam 27 ödül aldı. 2001 yılında BKM Oyuncuları'na katıldı. "Vizontele"deki rolünün ardından, "Bana Bir Şeyhler Oluyor" adlı tiyatro oyununda sahne alan Çevik, "Ölümsüz Aşk" adlı televizyon dizisinde de oynadı.

Levent Üzümcü


6 Temmuz 1972’de İzmir’de doğdu. Karşıyaka’da geçen çocukluk ve yine İzmir’in Hatay semtinde geçen gençlik yıllarından sonra, Eskişehir’de konservatuarda okudu. Bursa Devlet Tiyatrosundaki bir yılın ardından İstanbul Şehir tiyatrolarına girdi ve 1997 yılında Ebru Tuay ile evlenip İstanbul’a yerleşti.

Levent Üzümcü’nün annesi ev kadını, babası ise karayollarında işçiydi. Babası şimdi emekli oldu ve annesi ile halen İzmir Hatay’da yaşamaktalar. Levent’in kendisi gibi evlenerek İstanbul’a yerleşmiş olan bir de kendinden küçük kız kardeşi var, Nur Özkılınç.
Levent’in anne tarafı Sakız ve Selanik, baba tarafı ise Girit göçmeni. Annesi Çeşme Ilıca, babası ise Ayvalıklı. Dolayısıyla Levent tam bir Ege insanı. İzmir’de Karşıyaka Aydoğdu ilkokulu ve sonrasında Eşref Paşa Lisesinde pek de parlak olmayan bir öğrencilik hayatı yaşamış, annesinin gayretleri ile okuldan mezun olduğunu söyler.
Lise son sınıfta beraber tiyatro yaptığı arkadaşı Savaş Özdemir ile konservatuar sınavlarına girerler ve her ikisi de Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ni kazanırlar.

Savaş Özdemir şu anda Adana Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk yapmaktadır. Levent’in dört yıllık konservatuar hayatı büyük maddi zorluklar içinde geçer. Açlık ve soğukla verilen mücadeleye rağmen Eskişehir yıllarından hep özlemle söz eder, özellikle de Anadolu Üniversitesini öve öve bitiremez. Halen okul arkadaşları ve Eskişehir ile yakın ilişki içindedir.

Okul yıllarından başlayarak Levent’e genellikle jön oynatmak isterler ama o ondan beklenenden farklı olarak komedi de oynamak ister. Avrupa Yakası’nda bu denli keyifle çalışması biraz da bu nedenledir. Levent üniversite üçüncü sınıfta okurken bir gençlik festivali kapsamında İstanbul’a gelir. O yıl mezun olacak sınıfın sergilediği oyunda onun da küçük bir rolü vardır. Daha sonra uzun yıllar çalışacağı İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’ne ilk çıkışıdır bu. Yine o gün oyundan önce kuliste sonradan aşık olup evleneceği Ebru ile tanışır. Bu tanışmadan kısa bir süre sonra Ebru ile flört etmeye başlarlar. İlginç bir şekilde hem Levent, hem de Ebru birbirlerini tanımadan önce o yaz çalışmak için aynı işe başvurmuşlardır ve bu durumu aynı gün içinde aldıkları telefonlarla öğrenirler. İkisi de işe kabul edilmişlerdir ve böylece yazı beraber aynı yerde çalışarak geçirirler. Levent mezuniyetten sonra Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan teklif alır ve çalışmak için Bursa’ya gider. Bir yıl boyunca tiyatro binasındaki misafirhanede yaşar ve tam 6 premier yapar. Muammer Muammer adlı oyunun Anadolu turnesi ile Türkiye’nin pek çok yerini, özellikle de doğuyu karış karış gezer.

Bursa’da ayrıca yeni kurulmuş olan AS Tvde canlı yayın sunuculuğu yapmaya başlar. Sabahları haber, magazin, tartışma gibi farklı elementlerden oluşan bir canlı yayını bir sezon boyunca sunar. O sezonun sonunda yazın Ebru ile nişanlanırlar. Ebru da Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden henüz mezun olmuştur ve psikolog Doğan Cüceloğlu’nun asistanlığını yapmaktadır. Çift İstanbul’a yerleşmeye karar verince Levent İstanbul’da iş arar ve kısa sürede İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yövmiyeli oyuncu olarak çalışmaya başlar. Keyifli bir çalışma ortamı vardır ve halen sevdiği arkadaşları olan Yıldıray Şahinler, Erkan Sever, Murat Garipağaoğlu gibi değerli oyuncularla da İstanbul’da ilk müzikal oyunu olan Kuyruklu Yıldız Altında’da tanışır. Sayın Savaş Dinçel’in yönetmiş olduğu bu müzikalde Vassaf rolünü 2 yıl boyunca oynar. Bu arada Ebru ile 17 Şubat 1997’de İstanbul’da Kadıköy’de sade bir nikah töreniyle evlenirler. Levent dizilerde de oynamaya bu dönemde başlar. Önce Küçük İbo, ardından Bir Umut adlı dizilerde rol alır. Daha sonra 1998 yılının mart ayında askere gider. Eğirdir dağ komando okulunda başlayan askerlik macerası sırasıyla Tuzla piyade okulu ve akabinde kurada çekmiş olduğu İstanbul Hasdal’da devam eder.

Bu dönem Levent’in hayatında oldukça zor bir dönemdir çünkü o askerdeyken eşi Ebru, Doğan Cüceloğlu’nun verdiği bir burs ile Kaliforniya’ya yüksek lisansını yapmaya gider. Levent de askerliği biter bitmez Kaliforniya’ya eşinin yanına gider. Amerika Birleşik Devletleri’ne ayak bastığında İngilizcesi sadece 10-15 kelime ile sınırlıdır. Ancak orada kaldığı yıllar boyunca hem ingilizceyi iyice öğrenir, hem de oyuncu yönetmenliği konusunda Los Angeles Film Okulu’nda dersler alır. Ayrıca para kazanmak için bir benzin istasyonunda da çalışmaktadır. Bu arada Ebru da hem okuyup hem çalışmaktadır. Zaman ve para açısından çok kısıtlı bir yaşamları olsa da, yine de pek çok insanın görmek isteyip de göremediği Grand Canyon, Las Vegas, Sequoias National Park, ve Yosemitee gibi yerleri gezerler. Gördükleri şehirler içerisinde San Fransisco’ya aşık olurlar. New York’ta da bir süre kaldıktan sonra nihayet 2001 yılının Temmuz ayında Türkiye’ye dönerler. Bir evleri ve işleri yoktur, bir süre Ebru’nun anneanne ve dedesi ile yaşarlar ancak kısa bir sürede ikisi de iş bulup kendi evlerini kiralarlar. Levent önce bir reklam anlaşması yapar, ardından da dizilerde oyuncu yönetmeni ve oyuncu olarak çalışmaya başlar. Ayrıca tekrar şehir tiyatrolarında da çalışmaya başlamıştır. Bir müddet sonra da kadrolu oyuncu statüsüne geçer. Levent’in severek yaptığı bir diğer iş ise reklam seslendirmesidir. Bu alandaki çalışmaları ve başarıları yıllar içinde ciddi olarak artmıştır. Televizyon için çalışmaya da devam eder, Evdeki Yabancı, Biz Size Aşık Olduk, Serseri Aşıklar derken 2004 yılında Avrupa Yakası başlar. Bu dizide oynadığı Cem karakteri sayesinde Levent daha çok kişi tarafından tanınır ve sevilir.

Bu arada 2002 yılının Aralık ayında Levent ve Ebru ilk kez anne baba olurlar. Oğulları Ada dünyaya gelir.

Levent halen İstanbul Şehir Tiyatroları’nın oyuncusu olarak Barut Fıçısı adlı oyunda Simon, Kiril ve müzisyen rollerini, Avrupa Yakası dizisinde Cem karakterini oynamaktadır. Ayrıca değerli oyuncular Kemal Kocatürk, Bahtiyar Engin ve Yıldıray Şahinler ile beraber İstanbul Halk Tiyatrosu adı altında yeni bir oluşumun kuruluşunu yapmaktadırlar. Bu tiyatro 16 Mart 2007’de ilk oyunları Can Tarlası ile izleyicilerle buluşacaktır.
Levent şimdiye dek iki filmde rol almıştır. Bunlar 2005 yapımı Beyza’nın Kadınları ve 2006 yapımı Kaçan Fırsatlar Limited’tir.

En Sevdikleri
Levent Üzümcü kimdir? Ne yer, ne içer, ne okur, neyi izler? Bu soruların cevaplarını öğrenip onu daha yakından tanımak için bu yazıyı okumak yeterli olacaktır.

Filmler: Once Upon a Time in America, Big Lebowski, Ran, Black Cat White Cat, Platoon, Barry Lyndon, Seven, 12 Monkeys, Sideways, Hababam Sınıfı (ilk beş film), Tosun Paşa, Babam ve Oğlum.

Oyuncular: Vanessa Redgrave, Jack Nicholson, Münir Özkul, Altan Erkekli, Phillip Seymour Hoffman, Al Pacino.

Tiyatro Oyunları: Glenn Garry Glenn Ross (D. Mammet), Danton’un Ölümü (G. Büchner), Woyzeck (G. Büchner), Barut Fıçısı (D. Dukovski), Şine (D. Dukovski)

Yazarlar / Şairler: Paul Auster, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Samuel Beckett, William Shakespeare, Dostoyevski, Tolstoy, Sabahattin Ali, Can Yücel, Edip Cansever, Orhan Kemal, John Fowles, Amin Maoluf, Tezer Özlü, George Orwell, Bertolt Brecht, Murathan Mungan

Köşe Yazarları: Türker Alkan, Yıldırım Türker, Can Dündar.

Okuduğu Gazete: Radikal

Takip Ettiği Dergiler: K, National Geographic

İlgi Alanları: Dalmak, Yemek Kültürü, Coğrafya, Tarih

Dinlediği Müzik: Radiohead, Muse, Metallica, Rolling Stones, Tom Waits, Nina Simone, Ezginin Günlüğü, İlhan Erşahin, Pink Floyd, Joshua Redman

Sevdiği Ressamlar: Van Gogh, William Turner, Norman Rockwell

Restaurantlar: Bistro 33, Kırıntı (Erenköy) Borsa (Harbiye)

Yemekler: Tüm deniz ürünleri, enginar, taze fasulye, ıspanak

Mekanlar: Boğaz Köprüsü, Ortaköy, İzmir, Ayvalık, Çeşme

Hayvan: Gergedan (hatta bir gergedan figürleri koleksiyonu da vardır)

Diziler

Oyuncu olarak bulunduğu yapımlar
Küçük İbo
Bir Umut
Evdeki Yabancı
Bayanlar Baylar
Biz Size Aşık Olduk
Serseri Aşıklar
Avrupa Yakası

Oyuncu Yönetmeni olarak bulunduğu yapımlar
Dünya Varmış
90-60-90
Bayanlar Baylar

Reklamlar

İpana - 1997
Pamukbank - 1998
Posta Gazetesi - 1999
Omo Matik - 1999
Arçelik - 2002
Garanti - 2005

Oynadığı Tiyatro Oyunları

Bursa Devlet Tiyatrosu
Defne Dalı
Hayvan Çiftliği
Muammer Muammer
Çil Horoz
Vişne Bahçesi
Oz Büyücüsü (Çocuk Oyunu)

İstanbul Şehir Tiyatroları
Metro Canavarı
Kuyruklu Yıldız Altında
Küçük Nasrettin (Çocuk Oyunu)
Macbeth
Bir Adam Yaratmak
Candan Can Koparmak
Danton’un Ölümü
Gündüze Gebedir Gece
Barut Fıçısı

İstanbul Halk Tiyatrosu
Can Tarlası

Yönettiği Oyunlar

Don Kişot Petmen'e karşı (Çocuk Oyunu Şehir Tiyatroları)

Oynadığı Filmler

Beyza’nın Kadınları
Kaçan Fırsatlar Limited

Yarışma Programı

Akıl Şampiyonu

Levent Üzümcü


6 Temmuz 1972’de İzmir’de doğdu. Karşıyaka’da geçen çocukluk ve yine İzmir’in Hatay semtinde geçen gençlik yıllarından sonra, Eskişehir’de konservatuarda okudu. Bursa Devlet Tiyatrosundaki bir yılın ardından İstanbul Şehir tiyatrolarına girdi ve 1997 yılında Ebru Tuay ile evlenip İstanbul’a yerleşti.

Levent Üzümcü’nün annesi ev kadını, babası ise karayollarında işçiydi. Babası şimdi emekli oldu ve annesi ile halen İzmir Hatay’da yaşamaktalar. Levent’in kendisi gibi evlenerek İstanbul’a yerleşmiş olan bir de kendinden küçük kız kardeşi var, Nur Özkılınç.
Levent’in anne tarafı Sakız ve Selanik, baba tarafı ise Girit göçmeni. Annesi Çeşme Ilıca, babası ise Ayvalıklı. Dolayısıyla Levent tam bir Ege insanı. İzmir’de Karşıyaka Aydoğdu ilkokulu ve sonrasında Eşref Paşa Lisesinde pek de parlak olmayan bir öğrencilik hayatı yaşamış, annesinin gayretleri ile okuldan mezun olduğunu söyler.
Lise son sınıfta beraber tiyatro yaptığı arkadaşı Savaş Özdemir ile konservatuar sınavlarına girerler ve her ikisi de Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ni kazanırlar.

Savaş Özdemir şu anda Adana Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk yapmaktadır. Levent’in dört yıllık konservatuar hayatı büyük maddi zorluklar içinde geçer. Açlık ve soğukla verilen mücadeleye rağmen Eskişehir yıllarından hep özlemle söz eder, özellikle de Anadolu Üniversitesini öve öve bitiremez. Halen okul arkadaşları ve Eskişehir ile yakın ilişki içindedir.

Okul yıllarından başlayarak Levent’e genellikle jön oynatmak isterler ama o ondan beklenenden farklı olarak komedi de oynamak ister. Avrupa Yakası’nda bu denli keyifle çalışması biraz da bu nedenledir. Levent üniversite üçüncü sınıfta okurken bir gençlik festivali kapsamında İstanbul’a gelir. O yıl mezun olacak sınıfın sergilediği oyunda onun da küçük bir rolü vardır. Daha sonra uzun yıllar çalışacağı İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’ne ilk çıkışıdır bu. Yine o gün oyundan önce kuliste sonradan aşık olup evleneceği Ebru ile tanışır. Bu tanışmadan kısa bir süre sonra Ebru ile flört etmeye başlarlar. İlginç bir şekilde hem Levent, hem de Ebru birbirlerini tanımadan önce o yaz çalışmak için aynı işe başvurmuşlardır ve bu durumu aynı gün içinde aldıkları telefonlarla öğrenirler. İkisi de işe kabul edilmişlerdir ve böylece yazı beraber aynı yerde çalışarak geçirirler. Levent mezuniyetten sonra Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan teklif alır ve çalışmak için Bursa’ya gider. Bir yıl boyunca tiyatro binasındaki misafirhanede yaşar ve tam 6 premier yapar. Muammer Muammer adlı oyunun Anadolu turnesi ile Türkiye’nin pek çok yerini, özellikle de doğuyu karış karış gezer.

Bursa’da ayrıca yeni kurulmuş olan AS Tvde canlı yayın sunuculuğu yapmaya başlar. Sabahları haber, magazin, tartışma gibi farklı elementlerden oluşan bir canlı yayını bir sezon boyunca sunar. O sezonun sonunda yazın Ebru ile nişanlanırlar. Ebru da Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden henüz mezun olmuştur ve psikolog Doğan Cüceloğlu’nun asistanlığını yapmaktadır. Çift İstanbul’a yerleşmeye karar verince Levent İstanbul’da iş arar ve kısa sürede İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yövmiyeli oyuncu olarak çalışmaya başlar. Keyifli bir çalışma ortamı vardır ve halen sevdiği arkadaşları olan Yıldıray Şahinler, Erkan Sever, Murat Garipağaoğlu gibi değerli oyuncularla da İstanbul’da ilk müzikal oyunu olan Kuyruklu Yıldız Altında’da tanışır. Sayın Savaş Dinçel’in yönetmiş olduğu bu müzikalde Vassaf rolünü 2 yıl boyunca oynar. Bu arada Ebru ile 17 Şubat 1997’de İstanbul’da Kadıköy’de sade bir nikah töreniyle evlenirler. Levent dizilerde de oynamaya bu dönemde başlar. Önce Küçük İbo, ardından Bir Umut adlı dizilerde rol alır. Daha sonra 1998 yılının mart ayında askere gider. Eğirdir dağ komando okulunda başlayan askerlik macerası sırasıyla Tuzla piyade okulu ve akabinde kurada çekmiş olduğu İstanbul Hasdal’da devam eder.

Bu dönem Levent’in hayatında oldukça zor bir dönemdir çünkü o askerdeyken eşi Ebru, Doğan Cüceloğlu’nun verdiği bir burs ile Kaliforniya’ya yüksek lisansını yapmaya gider. Levent de askerliği biter bitmez Kaliforniya’ya eşinin yanına gider. Amerika Birleşik Devletleri’ne ayak bastığında İngilizcesi sadece 10-15 kelime ile sınırlıdır. Ancak orada kaldığı yıllar boyunca hem ingilizceyi iyice öğrenir, hem de oyuncu yönetmenliği konusunda Los Angeles Film Okulu’nda dersler alır. Ayrıca para kazanmak için bir benzin istasyonunda da çalışmaktadır. Bu arada Ebru da hem okuyup hem çalışmaktadır. Zaman ve para açısından çok kısıtlı bir yaşamları olsa da, yine de pek çok insanın görmek isteyip de göremediği Grand Canyon, Las Vegas, Sequoias National Park, ve Yosemitee gibi yerleri gezerler. Gördükleri şehirler içerisinde San Fransisco’ya aşık olurlar. New York’ta da bir süre kaldıktan sonra nihayet 2001 yılının Temmuz ayında Türkiye’ye dönerler. Bir evleri ve işleri yoktur, bir süre Ebru’nun anneanne ve dedesi ile yaşarlar ancak kısa bir sürede ikisi de iş bulup kendi evlerini kiralarlar. Levent önce bir reklam anlaşması yapar, ardından da dizilerde oyuncu yönetmeni ve oyuncu olarak çalışmaya başlar. Ayrıca tekrar şehir tiyatrolarında da çalışmaya başlamıştır. Bir müddet sonra da kadrolu oyuncu statüsüne geçer. Levent’in severek yaptığı bir diğer iş ise reklam seslendirmesidir. Bu alandaki çalışmaları ve başarıları yıllar içinde ciddi olarak artmıştır. Televizyon için çalışmaya da devam eder, Evdeki Yabancı, Biz Size Aşık Olduk, Serseri Aşıklar derken 2004 yılında Avrupa Yakası başlar. Bu dizide oynadığı Cem karakteri sayesinde Levent daha çok kişi tarafından tanınır ve sevilir.

Bu arada 2002 yılının Aralık ayında Levent ve Ebru ilk kez anne baba olurlar. Oğulları Ada dünyaya gelir.

Levent halen İstanbul Şehir Tiyatroları’nın oyuncusu olarak Barut Fıçısı adlı oyunda Simon, Kiril ve müzisyen rollerini, Avrupa Yakası dizisinde Cem karakterini oynamaktadır. Ayrıca değerli oyuncular Kemal Kocatürk, Bahtiyar Engin ve Yıldıray Şahinler ile beraber İstanbul Halk Tiyatrosu adı altında yeni bir oluşumun kuruluşunu yapmaktadırlar. Bu tiyatro 16 Mart 2007’de ilk oyunları Can Tarlası ile izleyicilerle buluşacaktır.
Levent şimdiye dek iki filmde rol almıştır. Bunlar 2005 yapımı Beyza’nın Kadınları ve 2006 yapımı Kaçan Fırsatlar Limited’tir.

En Sevdikleri
Levent Üzümcü kimdir? Ne yer, ne içer, ne okur, neyi izler? Bu soruların cevaplarını öğrenip onu daha yakından tanımak için bu yazıyı okumak yeterli olacaktır.

Filmler: Once Upon a Time in America, Big Lebowski, Ran, Black Cat White Cat, Platoon, Barry Lyndon, Seven, 12 Monkeys, Sideways, Hababam Sınıfı (ilk beş film), Tosun Paşa, Babam ve Oğlum.

Oyuncular: Vanessa Redgrave, Jack Nicholson, Münir Özkul, Altan Erkekli, Phillip Seymour Hoffman, Al Pacino.

Tiyatro Oyunları: Glenn Garry Glenn Ross (D. Mammet), Danton’un Ölümü (G. Büchner), Woyzeck (G. Büchner), Barut Fıçısı (D. Dukovski), Şine (D. Dukovski)

Yazarlar / Şairler: Paul Auster, Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Samuel Beckett, William Shakespeare, Dostoyevski, Tolstoy, Sabahattin Ali, Can Yücel, Edip Cansever, Orhan Kemal, John Fowles, Amin Maoluf, Tezer Özlü, George Orwell, Bertolt Brecht, Murathan Mungan

Köşe Yazarları: Türker Alkan, Yıldırım Türker, Can Dündar.

Okuduğu Gazete: Radikal

Takip Ettiği Dergiler: K, National Geographic

İlgi Alanları: Dalmak, Yemek Kültürü, Coğrafya, Tarih

Dinlediği Müzik: Radiohead, Muse, Metallica, Rolling Stones, Tom Waits, Nina Simone, Ezginin Günlüğü, İlhan Erşahin, Pink Floyd, Joshua Redman

Sevdiği Ressamlar: Van Gogh, William Turner, Norman Rockwell

Restaurantlar: Bistro 33, Kırıntı (Erenköy) Borsa (Harbiye)

Yemekler: Tüm deniz ürünleri, enginar, taze fasulye, ıspanak

Mekanlar: Boğaz Köprüsü, Ortaköy, İzmir, Ayvalık, Çeşme

Hayvan: Gergedan (hatta bir gergedan figürleri koleksiyonu da vardır)

Diziler

Oyuncu olarak bulunduğu yapımlar
Küçük İbo
Bir Umut
Evdeki Yabancı
Bayanlar Baylar
Biz Size Aşık Olduk
Serseri Aşıklar
Avrupa Yakası

Oyuncu Yönetmeni olarak bulunduğu yapımlar
Dünya Varmış
90-60-90
Bayanlar Baylar

Reklamlar

İpana - 1997
Pamukbank - 1998
Posta Gazetesi - 1999
Omo Matik - 1999
Arçelik - 2002
Garanti - 2005

Oynadığı Tiyatro Oyunları

Bursa Devlet Tiyatrosu
Defne Dalı
Hayvan Çiftliği
Muammer Muammer
Çil Horoz
Vişne Bahçesi
Oz Büyücüsü (Çocuk Oyunu)

İstanbul Şehir Tiyatroları
Metro Canavarı
Kuyruklu Yıldız Altında
Küçük Nasrettin (Çocuk Oyunu)
Macbeth
Bir Adam Yaratmak
Candan Can Koparmak
Danton’un Ölümü
Gündüze Gebedir Gece
Barut Fıçısı

İstanbul Halk Tiyatrosu
Can Tarlası

Yönettiği Oyunlar

Don Kişot Petmen'e karşı (Çocuk Oyunu Şehir Tiyatroları)

Oynadığı Filmler

Beyza’nın Kadınları
Kaçan Fırsatlar Limited

Yarışma Programı

Akıl Şampiyonu

Hümeyra Akbay


Hümeyra ( 1947)

Doğum Tarihi 1947
Boy 165
Kilo 50
Göz Rengi Kahverengi
Yabancı Dil İngilizce,Fransızca


Müzisyen olarak tanındı 70'lerde "Kördüğüm", "Sessiz Gemi", "Otuzbeş Yaş" gibi şarkıları büyük hit oldu. Daha sonra popüler çizginin dışında , yerli dizöz kimliğinde "Tutkulardan intihar", "Beyhude" gibi ilginç albümler yaptı.
Önce tiyatro, sonra televizyon , en son da Talihli Amele'yle sinema oyunculuğuna başladı.

Fikret Hakan ve Ömer Kavur'la evlenip boşandı.

Oynadıgı filmler
Sınav Ömer Faruk Sorak 2006
Babam ve Oğlum Çağan Irmak 2005
80. Adım Tomris Giritlioğlu 1996
Yaz Yağmuru Tomris Giritlioğlu 1993
Devlerin Ölümü İrfan Tözüm 1990
Kurt Kanunu Ersin Pertan 1991
Mine Atıf Yılmaz 1982
Kırık Bir Aşk Hikayesi Ömer Kavur 1981
Talihli Amele Atıf Yılmaz 1980

TV Yapımları ve Yönetmenleri
Yerim Seni (Zeki Alasya)

Özgeçmiş
Halen Şehir Tiyatroları oyuncusu.

Özel Beceriler
Müzisyen.

Ödüller
Antalya Film Festivali "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu"

Gazanfer Özcan



Gazanfer Özcan, (d. 27 Ocak 1931). Tiyatro ve sinema sanatçısı.

İlkokulu Cihangir Firuzağa İlkokulu'nda, ortaokulu Beyoğlu Ortaokulunda, liseyi Beyoğlu Taksim Erkek Lisesi'nde tamamladı. Lisedeyken oynadığı "Hisse-i Şayia" adlı oyundaki Bican Efendi rolüyle tiyatroyla tanıştı. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın Çocuk Bölümü'ne katıldı. 1955 yılında Komedi Tiyatrosu'nda oynanan Mahallenin Romanı oyunu tiyatro yaşamının dönüm noktası oldu. Bu oyunda rahatsızlanan Reşit Gürzap'ın yerine sahneye çıkıp başarılı olunca kadroya girdi. 1962 yılına kadar hem çocuk tiyatrosunda, hem yetişkin oyunlarında görev aldı. 1962 yılında Gönül Ülkü ile evlendi ve Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nu kurdu. 50'li 60'lı yıllarda çok sayıda sinema filminde de rol alan Gazanfer Özcan, uzun bir süre sinemaya ara verdikten sonra 2000yılında çevrilen Komiser Şekspir filmi ile sinemaya döndü. Pek çok dizide de rol aldı. Kuruntu Ailesi adlı dizideki Hüsnü Kuruntu rolü ile tanındı, pek çok yapımda ailenin babası rolünü üstlendi. Avrupa Yakası adlı dizideki Tahsin Bey rolü ile de "baba" rolünü sürdürdü.

1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.


Filmleri 1952 İngiliz Kemal Lawrence'e Karşı
1953 Çeto Salak Milyoner
1954 Fındıkçı Gelin
1954 Aramızda Yaşıyamazsın
1954 Şimal Yıldızı
1958 Allı Yemeni
1959 Sevdalı Gelin
1959 Garipler Sokağı
1961 Biz İnsan Değil Miyiz
1961 İki Damla Gözyaşı
1961 Utanmaz Adam
1961 Naciyem
1961 Minnoş
1961 Yedi Günlük Aşk
1961 Külkedisi
1962 Damat Beyefendi
1962 Şaka Yapma
1963 Avare Şoför
1970 Vur Patlasın Çal Oynasın
1971 Çılgın Yenge
1975 Televizyon Çocuğu
1975 Tokmak Nuri
1975 Ah Nerede Vah Nerede
1975 Dam Üstüne Çul Serelim
1992 Burnumu Keser misiniz?
2000 Komser Şekspir
2005 Keloğlan Kara Prens'e Karşı

Diziler:1986 Kuruntu Ailesi (Hüsnü Kuruntu)
2002 Başımıza Gelenler
2003 Baba
2004 Avrupa Yakası

26 Ocak 2008 Cumartesi

Gülse Birsel


Gülse Birsel

Gülse (Şener) Birsel, (d. 11 Mart 1971, İstanbul). Gazeteci, yazar, oyuncu.

Beyoğlu Anadolu Lisesi'ni bitirdikten sonra, Boğaziçi Üniversitesi'nde ekonomi okumaya başladı. Üniversitenin ikinci yılında Aktüel dergisine muhabir olarak girdi. 1994'te Boğaziçi Üniversitesi'nden mezun oldu ve ABD''ye gitti. New York'ta Columbia Üniversitesi Sinema bölümünde yüksek lisans yaptı.

1996'da Türkiye'ye dönen Gülse Birsel, üç ay boyunca ATV'de kahvaltı bülteninin dış haberlerini yazdı. Ardından Esquire dergisinin yayın yönetmeni oldu. Bir yıl bu görevi sürdürdükten sonra Harper's Bazaar dergisinin yayın yönetmenliğine geçti. Bu arada Bazaar Gelin ve Orange dergilerini çıkarttı. 2001 ve 2002 yıllarında Harper's Bazaar, FHM, House Beautiful ve Gezi dergilerinin yayın danışmanlığını yürüttü.

ATV'de yayımlanan Avrupa Yakası adlı dizinin yazarı ve oyuncusudur. Cumartesi ve pazar günleri Sabah gazetesinde yazmaktadır. Bir dönem g.a.g. adlı TV programının metin yazarlığı ve sunuculuğunu yapmıştır. Mart 2003'te gazete yazıları ve bazı g.a.g. metinlerinden oluşan Gayet Ciddiyim adlı kitabı yayımlandı. 2004'te "Hâlâ Ciddiyim", 2005 yılında ise "Yolculuk Nereye Hemşerim?" adlı kitapları yayımlandı. Yazdığı üç kitap da Çok Satanlar arasında yer almıştır.

Yıldırım Öcek


Ahmet Yıldırım Öcek
16/06/1952 İstanbul doğumlu
Eğitimi:Lise

Filmleri - Oyuncu (21 Film)

Baba Oluyorum 2007
Küçük Hanımefendinin Şoförü 2006
Küçük Hanımefendi 2006
AB nin Yolları Taştan Münihli 2005
Alanya Almanya Avukat Şeref 2005
Beyza'nın Kadınları 2005
Acı Hayat Emlakçı 2005
Avrupa Yakası Patron 2004
Neredesin Firuze Dükkan Sahibi 2003
Patron Kim 2003
Hürrem Sultan 2003
Rus Gelin 2002
Berivan 2002
Ekmek Teknesi 2002
Aslı ile Kerem Sendikacı Muzaffer 2002
Tatlı Hayat 2001
Ayrılsak da Beraberiz 1999
Deli Yürek 1999
Ruhsar 1997
Böyle mi Olacaktı 1997
Gurbetçiler Relax Cihat 1996

Binnur Kaya


Binnur Kaya Hakkında Bilgileri burada paylaşabiliriz.

Rol Aldığı Yapımlar;

Avrupa Yakası (Dizi) Şahika
Hayatımın Kadınısın 2006 Firdevs
Küçük Kıyamet 2006 Filiz
Babam ve Oğlum 2005 Hanife
Yabancı Damat 2004 - 2007 (Dizi) Nazire
Bekarlar 2003 Binnur
İnşaat 2003 Ayşe
Hadi Uç Bakalım 2003 Düriye
Benimle Evlenir Misin? 2001
Yeni Hayat Gülistan 2001
Abuzer Kadayıf 2000
Muhallebicinin Oğlu 2000
Güneş Yanıkları 2000 Aylin
Baba Evi 1999 Meryem
Dış Kapının Mandalları 1998
Bir Demet Tiyatro 1997 (Tiyatro)
Çarli
Kaynanalar

Gürgen Öz


Doğum Yeri : Zonguldak
Doğum Tarihi : 1978
Eğitimi : Lisans



10/05/1978'te Zonguldak'ta dünyaya gelen Gürgen Öz, bir bakıma babasının doğa tutkunluğunun kurbanı olmuştu.
Ablası Yaprak ve bebekken kaybettiği Bulut ismindeki kardeşlerinden de anlaşılacağı gibi herşey babasının doğaya olan tutkunluğundan doğmuştu. Şimdilerde bile bize ilginç gelen bu isimle küçükken daha da zorluk çektiğini anlatan Gürgen öz, babasının da çocukken hep kendisiyle şakalaştığını, dalga geçtiğini de söylemeden edemiyor.
Okuldayken de çok fırlama bir çocuk olan genç oyuncu, tiyatro koluna girdikten sonra biraz durulmuş.
Sahneyi daha o yaştan çok sevmiş ve böylece tiyatroyu kafasına koymuş. Zonguldak TED Koleji'nden sonra her ne olduysa bir anda kendini İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi ve Arkeoloji bölümünde buluvermiş.
Kısa sürmemiş kendine gelmesi ve esas yolunu bulması. Konservatuvar sınavına girmiş ve kazanmış. Böylece Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nün kapıları açılmış Gürgen'e. Üstüne bir de tiyatro rejisi masterı yapınca Bakırköy Belediye Tiyatroları'nın kadrolu oyuncusu oluvermiş.
Gürgen, bugüne kadar birçok dizide konuk oyuncu olarak da rol almış; fakat en büyük çıkışını "Aşk Oyunu" dizisiyle yapmış bulunuyor. "Serkan" adlı fırlama karakterle bir anda geniş bir hayran kitlesi edinen Öz, Okan Bayülgen'le beraber Tv Makinası'nın da kadrosuna dahil olunca önlenemez bir yükselişe geçti. Günden güne oyunculuğu beğeni topluyor ve hayran kitlesi büyüyor.